Emekli Korgeneral ve Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Medya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karaman ve İstihbarat Şefi Eren Talha Altun’a verdiği röportajda, Türkiye’nin istihbarat yapılanmasını ve askeri istihbaratın mevcut durumunu değerlendirdi. Pekin, GES Komutanlığı’nın MİT’e devredilmesinin ardından yaşanan değişikliklerden, hibrit savaş döneminde askeri ve sinyal istihbaratının stratejik önemine kadar birçok konuda önemli tespitlerde bulundu.
15 Temmuz Sonrası İstihbaratın Durumu
Pekin, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) toparlanma sürecine girdiğini ancak hâlâ eksikliklerin bulunduğunu belirtti. “Daha dikkatli davranmaya başlandı ama yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda özel eğitimlere ihtiyacımız var,” diyen Pekin, Türkiye’nin gelecekteki hibrit savaşlar için kapsamlı bir yapılanmaya gitmesi gerektiğinin altını çizdi.
GES Komutanlığı’nın MİT’e Devredilmesi
İbrahim Karaman ve Eren Talha Altun’a konuşan Pekin, GES Komutanlığı’nın MİT’e bağlanmasının olumlu ve olumsuz yönlerini şöyle değerlendirdi:
“Milli İstihbarat Teşkilatı’na bağlandığı zaman, bir bütünlük sağlanmış gibi görünse de askeri istihbaratta ciddi bir güç kaybı yaşandı. GES, sinyal istihbaratı gibi kritik bir alanda ülke savunmasına büyük katkı sağlıyordu. Ancak şimdi, askeri istihbarat sadece analiz bölümüyle sınırlı kaldı ve bilgi akışı MİT’e bağımlı hale geldi.”
Askeri İstihbaratın Zayıflığı
Türkiye’nin askeri istihbaratında belirgin bir zayıflama olduğunu ifade eden Pekin, GES’in devri sonrası askeri istihbaratın yeterince desteklenmediğini belirtti:
“Maalesef, askeri istihbaratımız GES’in devredilmesinden sonra iyice zayıfladı. Türkiye gibi kritik bir coğrafyada, askeri istihbaratın güçlü olması gerekiyor. Uzaydan alınan verilerden uydulara, radar parametrelerinden insan istihbaratına kadar çok yönlü bir kapasiteye ihtiyacımız var. Oysa biz geçmişe yönelik hareket ediyoruz; geleceğe yönelik hazırlıklarımız yetersiz.”
İsrail ve Diğer Ülkelerden Örneklerü
Pekin, İbrahim Karaman ve Eren Talha Altun’a yaptığı açıklamalarda, diğer ülkelerin istihbarat sistemlerinden de örnekler verdi. İsrail’in istihbarat eğitiminde kat ettiği mesafeye dikkat çeken Pekin, şu ifadeleri kullandı:
“İsrail, askeri istihbaratta çok etkili bir yapıya sahip. Kudüs’teki İbranice Üniversitesi’nde üç yıllık kolej eğitimiyle istihbarat liderlerini yetiştiriyorlar. ABD’de ise NSA, sinyal ve siber istihbaratı bağımsız bir yapı içinde yönetiyor. Türkiye’nin de benzer bir modele ihtiyacı var.”
Hibrit Savaş ve Gelecekteki Tehditler
Pekin, geleceğin savaşlarının hibrit savaşlar olacağını belirterek, şu uyarılarda bulundu:
“Psikolojik harp, elektronik harp, algı yönetimi gibi alanlarda uzmanlaşmamız gerekiyor. Türkiye’nin ilgi alanları Doğu Akdeniz, Orta Doğu, Kafkaslar ve Hazar Havzası’yla sınırlı olmamalı. Hint Okyanusu, Afganistan ve Türk dünyası gibi bölgelerde de etkili bir istihbarat ağı kurmalıyız. Aksi halde bu yeni nesil savaşlarda geride kalırız.”
Uydu ve Sinyal İstihbaratının Önemi
Pekin, uydu ve sinyal istihbaratının Türkiye için stratejik önemine değindi: “Uydu istihbaratı olmadan hibrit savaşlarda başarılı olamayız. Almanlar ve Fransızlar, dünyayı uydu istihbaratında paylaşmış durumda. Bizim de görüntü, coğrafi ve sinyal istihbaratında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni destekleyecek güçlü bir altyapı kurmamız gerekiyor.”
Yeni Bir Yapılanma Şart
Pekin, MİT’in iç ve dış istihbarat olarak ayrılması gerektiğini belirtti ve sözlerini şöyle tamamladı: “Milli İstihbarat Teşkilatı, ABD’deki Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) gibi yapılanmalı. Askeri istihbarat ise doğrudan Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı. Ayrıca, NSA benzeri bağımsız bir sinyal ve siber istihbarat birimi kurulmalı. Türkiye’nin gelecekteki güvenliği için bu adımları atması şart.”
Medya Gazetesi okurları için hazırlanan bu özel röportaj, Türkiye’nin istihbarat sistemiyle ilgili önemli detaylar sunuyor ve gelecekte yapılması gereken reformları gözler önüne seriyor.